YÖK’ten Tüm Rektörlüklere Yazılı Uyarı
Yükseköğretim Kurulu, ülke genelinde bazı üniversitelerde gerçekleşen ve sosyal medya aracılığıyla organize edilen boykot çağrılarına karşı kapsamlı bir adım attı. Tüm üniversite rektörlüklerine gönderilen yazıda, anayasal düzene aykırı, eğitimi sekteye uğratan ya da kurum güvenliğini tehdit eden eylemlere karşı sıfır tolerans gösterileceği vurgulandı.
Yazıda, öğrenciler ya da üniversite çalışanları tarafından organize edilen protesto, boykot, derslere katılmama gibi eylemlerin hem üniversite iç düzenini bozduğu hem de eğitim hakkını engellediği gerekçesiyle yasal sürecin başlatılabileceği belirtildi.
Eğitim Kurumlarında Kamu Düzeni Vurgusu
YÖK’ün açıklamasında, üniversitelerin bilimsel ve özgür düşünce ortamı olduğu vurgulanırken, bu özgürlüğün kamu düzenini bozan kolektif hareketlerle suistimal edilemeyeceği ifade edildi.
Özellikle şu durumların yasal çerçevede değerlendirileceği bildirildi:
Derslerin kasıtlı şekilde engellenmesi
Akademik faaliyetlerin durdurulması yönündeki çağrılar
Üniversite binalarında izinsiz toplantı, gösteri ve oturma eylemleri
Kamu malına zarar verilmesi veya kampüs güvenliğini tehlikeye atacak davranışlar
Bu tür eylemlerin yalnızca disiplin soruşturması değil, aynı zamanda savcılığa intikal ettirilmesi de gündemde.
Adli ve İdari Süreçler Nasıl İşleyecek?
YÖK, üniversite yönetimlerinden şu adımları atmalarını talep etti:
Eylemlere katılan kişi ve grupların tespiti
Güvenlik kamera kayıtlarının değerlendirilmesi
Hukuki danışmanlık eşliğinde disiplin sürecinin başlatılması
Gerekirse Yükseköğretim Denetleme Kurulu’na bildirim yapılması
Savcılık makamlarıyla koordinasyon kurulması
Ayrıca rektörlüklerin kamu düzenini tehdit eden durumlarda güvenlik güçlerinden destek alma yetkisine sahip olduğu hatırlatıldı.
Öğrencilere Mesaj: Demokratik Haklar, Hukuki Sınırlar İçinde Kullanılmalı
YÖK açıklamasında öğrencilere de çağrıda bulunularak, anayasal hakların yalnızca hukuki sınırlar içinde kullanılabileceği hatırlatıldı. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının yasalara uygun şekilde, izinli ve kampüs kurallarına bağlı olarak yapılabileceği; bunun dışındaki eylemlerin “meşru protesto” kapsamına girmediği ifade edildi.
Özellikle sosyal medyada yer alan çağrılara karşı dikkatli olunması, bireylerin kurumsal bilgileri teyit etmeden harekete geçmemesi gerektiği vurgulandı.
Akademik Camia İkiye Bölündü
YÖK’ün bu sert çıkışı akademik çevrelerde farklı yorumlara yol açtı. Bir kesim, eğitim hakkının korunması adına bu müdahaleyi desteklerken; bazı akademisyenler ise üniversitelerin özgürlükçü yapısının bu tür kararlarla zedelendiği görüşünde.
Bazı öğretim üyeleri, öğrenci hareketlerinin kriminalize edilmemesi gerektiğini savunarak, üniversitelerde ifade özgürlüğünün anayasal güvence altında olduğunu hatırlattı.
Siyasi ve Hukuki Süreç Yakından İzleniyor
Yaşanan gelişmelerin ardından YÖK kararının siyasi yansımaları da gündeme geldi. Bazı hukukçular, söz konusu düzenlemenin üniversitelerdeki demokratik ortamı daraltabileceğini öne sürerken, kamu düzeninin ve eğitimin aksamasının da anayasal suç olduğunu savunan bir kesim ise uygulamanın yasal zeminini destekliyor.
Öğrenci toplulukları ve bazı sivil toplum kuruluşları ise konuyla ilgili açıklama yapmaya hazırlanıyor. Üniversitelerdeki gelişmelerin önümüzdeki günlerde daha geniş çaplı tartışmalara yol açması bekleniyor.